27 Mart 2010 Cumartesi

NEDENNNN

Neden hiç NEDEN sorusunu iç rahatlığı ile soramıyoruz?
Gerçi herkes için geçerli mi bilmiyorum ama ben ne zaman bir şey olsa içimden ilk neden bunu yaptın diye sormak geçerken soramam.
Çünkü aptal gibi gözükmem istemem.
Çocukluğumda bile ailemi çıldırtırdım.
Neden tabela mavi, neden kadın saçlarını sarıya boyamış, neden hep akşamları yemek masasında herkesin kendi yeri var...
Çoğu zaman - eeeeeeeee aptal aptal sorular sorma cevabını almışımdır.
Ama daha da önemlisi kalbimi kıran cevplar almışımdır.
Tamam lafı dolandırdım, çünkü cevaptan korkarım.
Gerçek acıtır ya..
Zamanla sorular içine atılıyor haliyle karşında daha büyük sorular çıktığı zaman orada arada kalıyorsun.
Bir karar alıyorsun, Nedenini sormak yerine o an kimsenin huzurunu kaçırmamak için soru sormak yerine kafanda geçiçi bir cevap verip anı bir yalan üzerine kurtarıyorsun di mi?
Yaşandığın yalandan , gereksiz polyannacılık bazen de gereksiz depresifçilik oynadıktan sonra ulaşılan nokta zaten ilk anda sorsaydın alacağın cevabın noktası değil mi?
Nerdeyiz şimdi tekrar?
Zaman kaybı artı gerçek acı.
Geçenlerde yaşadığım bir olay, ne olduğu önemli değil.
O sırada neden sorusunu sorsaydım gerçeği bilecektim.
Ama sormadım cevaptan korktuğumdan , onun yerine benim yüzünden diye kendime ağırlığınca yüklenip iki gün Çin işkencesi çektirdim.
İçimde biri çığlık atmaya başlayıp SORSANAAAAAAA diye, bunun adının istek olduğunu hatırladım.
Neden isteklerimize kulak vermiyoruz.
SOR.
Sordum.
Cevabını öğrendim.
Veee rahatlama anı.
Oh be.
Cevabı da önemli değil.
En azından biliyorum artık.
Artık aptal aptal birilerinin yerine kendime cevap aramak yok.
Neden iletişimimizi biraz daha açıp karşı tarafa da kendini anlatma hakkı vermiyeyim ki?